W
NW
N
N
NE
W
the Degree Confluence Project
E
SW
S
S
SE
E

Turkey

2.8 km (1.7 miles) E of Şenyuva, Rize, Turkey
Approx. altitude: 1055 m (3461 ft)
([?] maps: Google MapQuest OpenStreetMap ConfluenceNavigator)
Antipode: 41°S 139°W

Accuracy: 7 m (22 ft)
Quality: good

Click on any of the images for the full-sized picture.

#2: East #3: South #4: West #5: GPS #6: At the point #7: Adorable Kaçkar range / Kaçkarlarin mühtesem güzelligi #8: After the heavy snowfall / Önceki gün bol kar yagdi #9: Kaçkar mountains #10: Above the snow line #11: Scrambling over the steep terrain / Dik etaplarda tirmanis #12: We literally walk on the branches, not the ground! / Yerde degil dallarin uzerinde yuruyoruz!

  { Main | Search | Countries | Information | Member Page | Random }

  41°N 41°E  

#1: North

(visited by Tolga Kanık and Derya Duman)

English version

Türkçe

11-Ara-2008 --

09 Aralık 2008 Salı
Kıpkırmızı peribacaları, dar kanyonlar, dik duvarlar, sarp dağlar, yemyeşil ormanlar, derin göller, yüksek şelaleler, coşkun ırmaklar, kiliseler, virajlı yollar...Tüm bunlar sanırım Narman’dan Çamlıhemşin’e yolculuğumuzda geçiğimiz muhteşem güzellikteki topoğrafyayı anlatmaya yeterlidir. Çoruh nehri üzerinde yapımı süren baraj inşaatlarından dolayı yolun güzergahı bazı yerlerde değiştirilmişti. Yüzlerce metre yükseklerde akıl almaz yerlerde iş makinaları çalışıyordu. Böylesine engebeli bir arazide sadece 200 metre rakımda ilerliyor olmamız da ilginçti. Düşük rakımı sayesinde civar bölgelere göre mikro klima özelliği taşıyan yörede turunçgillerden tutun pirinç ve zeytine kadar her türlü meyva yetiştirilebiliyor. Düz arazi olmadığından, köy evleri kaya duvarlarına çakılı kazıkların üzerine inşa edilmiş. Adeta bir jeoloji açık hava müzesi gibi etrafımızı çevreleyen kıvrılıp bükülmüş, kırılmış tortul kayaçların arasından hızla akıp giden Çoruh ise dünyanın rafting için en elverişli ikinci nehri.

Artvin barajının kalın gövdesinin inşaatı tamamlanmak üzereydi. Yüksele alçala virajları birbiri arkasından geçerken yanıbaşınımızdaki uçurumlara fazla bakmamaya çalışıyor, her dönemeçte firenlerimizin tutması için dua ediyorduk. En sonunda dağları geride bırakıp Hopa üzerinden Karadeniz’e vardığımızda 36 saat boyunca aralıksız devam edecek şiddetli yağmur başladı.

Ayder yaylasına yaptığımız kısa bir ziyaretin ardından noktaya en yakın pozisyondaki “Ortan” köyüne ulaşıp yağmurun sesiyle derin bir uykuya daldık.

10 Aralık 2008 Çarşamba
Sabah uyandığımızda yağmur hala devam ediyordu. 500 metreden yüksek kesimlerde ise kar yağıyordu. Günün tamamını iyi hava bekleyerek geçirmek zorunda kaldık. Dik ve geçit vermez arazide sırılsıklam yağmur ve karın altında kesişime ulaşmak imkansızdı. Ortanköy ve Çamlıhemşin arasında dolandık durduk. Yağış şiddetini kaybetmeden gün boyu sürdü. Meteorolojiden aldığımız bilgiler ne yazık ki 11 Aralık’ta da benzeri bir havanın devam edeceğini söylüyordu. Ankara’dan 1600 km yol yapıp da noktaya ulaşamadan dönmek mi? Hiç sanmıyorduk! Ertesi gün şiddetli yağış da olsa kesinlikle denemeye karar verdik.

11 Aralik 2008 Perşembe
41N 41E için Türkiye’de şimdiye kadar ulaştığımız en zor nokta diyebiliriz: 60 dereceye varan dik eğim, dikenli böğürtlenler, şimşir ağaçları, ladinler, rhododendronlarla dolu geçit vermez orman, soğuk, karlı ve ıslak hava. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın da en sık ormanlarının birinde daha önce kimsenin ayak basmadığı bir yerdeydik. Dünyanın doğal yaşamı korumada öncelikli 100 noktasından biri olan Fırtına vadisinin balta girmemiş yamaçlarında insanoğlunun yeri yoktu.

Sabah 06:30’da kalktığımızda mucizevi bir şekilde yağışın durduğunu ve bulutların dağıldığını farkettik. Uzaklardaki tepelere güneş doğuyordu. Yüksek kesimler de bembeyaz bir örtüye bürünmüştü. Biz de bu beyaz ve geçit vermez dünyaya doğru imkansızı başarmaya gidecektik. Haritamızda “Ortan” köy yolundan sağa doğru ayrılan bir patika tespit ettik. Bu patika bizi 680 metre yükseklikte tek bir dağ evine çıkardı. Buraya kadar herşey yolunda gitti. Evin yukarsında da yer yer patikalar bularak 900 metrelere ulaştık. Arazi çok eğimliydi ve bu noktadan sonra doğayla aramızda gerçek bir müsabaka başladı. Sanki orman bize geçit vermek istemiyordu. Balta ve budama makasımızı çıkarttık, ancak ayağımız bitkilerin dallarından yere bile basamıyordu. Göremediğimiz zeminin üzerinde yerden resmen 2 metre yükseklikte kar altında kalmış dalların altlarından ve aralarından çarezisce geçmeye çabalıyorduk. 1 metre ilerlemek bile dakikalarımızı alıyordu. Bitkilerle bu şekilde cebelleşirken, Derya noktaya 30 metre kaldığını müjdeledi. Kesişim tam önümüzdeki bir ladin ağacının altındaydı. Fakat önümüzdeki bitkiler ve ağaçlardan o tarafa geçmek neredeyse imkansızdı. Sallanan dallardan kafamıza kar yağıyordu. Sırılsıklam olmuştuk. İnanılmaz derece zor bir şekilde, ter içinde kalarak çalıların arkasına dolaşmayı başardık. Dallar ve sarmaşıklar kollarımıza ayaklarımıza dolaşıyor bizi adeta olduğumuz yere mıhlıyordu. Sadece bu etap bile yarım saatimizi aldı. Gerçi başımıza gelecekleri kabullenerek gelmiştik bu ıssız ormanın derinliklerine. Buraya ait olmadığımız aşikardı. İnsanüstü bir çaba göstererek noktaya ulaşmayı ve hatta keskin bir şekilde 41N 41E koodinatlarını GPS’imize okutmayı başardık. Sevinçten birbirimize sarıldık sıkı sıkı. Hiç kimsenin ayak basmadığı ve basamayacağı bu yoğun yağmur ormanı dokusunda büyük bir başarıya imza atmıştık! Ancak henüz yolun yarısı tamamlanmıştı. Hayatta kalmak için şimdi aynı yerlerden bir defa daha geçmemiz gerekecekti. 350 metrelik karlı, kaygan, geçit vermez orman örtüsüyle kaplı dik bir iniş önümüzde uzanıyordu. Son bir gayretle tüm engelleri aşarak dağ evine dönmeyi başardık. Buradan sonra bizi aşağıya, arabamıza ulaştıracak patika adeta otoyol gibi geldiğinden koşarak aşağıya indik. Sırılsıklam olan elbiselerimizi kurutmak ve yorgun bedenlerimizi dinlendirmek için Çamlıhemşin’de kahveye gittik.

Bu noktaya ulaşırken yaşadıklarımız, gördüğümüz muhteşem manzaralar, yayla evleri, mantarlar, porsuk ağacları bize unutulmayacak bir tecrübe yaşattı. Kaçkarların vahşiliği çok güzel ama insan yaşamının idamesi için bir o kadar da zorlu bir bölge. Malzemelerimizi de en zorlu koşullarda deneme olanağı bulduk: yağmurluk eldivenlerimiz, tozluklarımız, su geçirmez ceketlerimiz ve botlarımız çok işe yaradı.

Sahile ulaştıktan sonra yönümüzü batıya orduya doğu çevirdik. Kaybettiğimiz bir günden dolayı 41N 40E deniz hedefini pas geçmek zorunda kaldık. Görele yakınlarındaki 41N 39E noktasına ulaşıp gecelemeye çalışacağız.

English

11-Dec-2008 -- Continued from 40N 42E.

09 December 2008 Tuesday
It was such a superb journey to Çamlıhemşin, the nearest town to 41N 41E in the northern part of Kaçkar range. En route, there was lots of incredible features: reddish fairy chimneys, sheer and tall rock walls, swift river streams, high waterfalls, deep lakes, handsome churches and mosques, winding roads. We drove past several dam construction sites going on at a massive scale. These dams are built upon the downstream bits of the Çoruh River, deemed the second best rafting destination of the world. In a strange way, despite being in such a mountainous area, the altitude of the route was as low as 200 meters. That forms a microclimate here in this region enabling locals to grow all sorts of wet fruits like citrus and even olives!

When the night fell we had safely made it to the Black Sea coast leaving all the roadside constructions and hairpin bends wishing our brakes wouldn’t give away. Shortly after, it began to pour with rain which was gonna uninterruptedly carrying on for the next 36 hours. After the long day we were really tired. We got to “Çamlıhemşin” town and then “Ortan” village, the one closest to the DCP, and fell asleep.

10 December 2008 Wednesday
No luck today! The weather did not pick up at all. Moreover, at elevations above 500 meters it was heavily snowing. Unfortunately, the forecast was indicating a similar weather for the next day. Having driven 1600 km and turning around? We didn’t think so! We agreed on giving it a push no matter how worse the weather would get the next day.

This part of Kaçkar Mountains national park is called Fırtına valley, one of the 100 prime destinations on earth for wild life preservation. This gorgeous area is full of 60-degree slopes, extremely dense vegetation, wet, cold and snowy terrain, thorny scrubs and rhododendrons. In other words: impassable! There was literally no place for human being up above on these slopes we had been staring at for the whole day. Therefore, we can certainly say, 41N 41E was gonna be the most difficult DCP we have ever tackled.

11 December 2008 Thursday
It was a miracle! 06:30 in the morning, there were almost no clouds left and even the sun was shining upon the slopes of the range. The upper bits were all turned into a white coat.

On the way up to Ortan village, we discovered a right hand side trail leading up to a mountain hut at 680 meters. A further path going up above took us all the way to 900 meter elevations. That indeed really eased our job. But, the rest of the way up awaiting was an ultimate challenge.

We weren’t even able to step on the real ground which was 2-3 meters down below. Instead, we got obliged to proceed through and over the thick branches. Eventually, Derya announced the very last 30 meter to the point which seemed to be by a spruce tree we saw ahead. It was nearly impossible to make it there. Luckily, we’d brought our pruning shears which helped out a lot. However, it was taking ages to clear out millions of branches and spiky ivies having caught us tightly. It then took another good half an hour of vigorous fight with the obstinate flora just for getting through that bit. Derya successfully managed to read the accurate DCP coordinates on our GPS. We even succeeded in arranging a confluence group photo setting up our tripod amongst the scrubs. The impossible was granted! We gave each other a great hug.

We were already exhausted and this was only the half way. Now, we had to repeat the same game all the way down to our vehicle in order to survive through the unmatchedly difficult conditions. Once we hit the trails it almost felt like driving on a motorway so we literally downhilled those bits quickly returning to our car. We’d got really wet and I was shivering. So was Derya doing poorly. Thanks to our appropriate wear and equipment, we got through the difficulties a little easier. It was high time to celebrate this well earned success with a cup of warm tea at the local tea house of Çamlıhemşin.

Since we had already lost a day chasing this DCP, we realized we would have to skip the see confluences and carry on directly to 41N 39E in order to catch up with our schedule.

  • Odometre / Trip Odometer: 1664 km
  • Noktaya Yürünen Yatay Mesafe / Distance walked to DCP: 1.33 km
  • Sıcaklık / Temperature: 1.4 ºC
  • İrtifa Başlangıç / Initial Altitude: 430 m
  • İrtifa Nokta / Altitude at DCP: 1055 m
  • Çıkış / Start: 07:48
  • Varış / Arrive: 10:10
  • Dönüş / Return: 11:17


 All pictures
#1: North
#2: East
#3: South
#4: West
#5: GPS
#6: At the point
#7: Adorable Kaçkar range / Kaçkarlarin mühtesem güzelligi
#8: After the heavy snowfall / Önceki gün bol kar yagdi
#9: Kaçkar mountains
#10: Above the snow line
#11: Scrambling over the steep terrain / Dik etaplarda tirmanis
#12: We literally walk on the branches, not the ground! / Yerde degil dallarin uzerinde yuruyoruz!
ALL: All pictures on one page